3 Temmuz 2007 Salı

Sosyalist Enternasyonal ve CHP

Dünyanın çeşitli ülkelerinden 120 partinin 400 delege ile katıldığı Sosyalist Enternasyonal Cenevre'de geçtiğimiz günlerde toplandı.

Öncelikle Sosyalist Enternasyonel'in sosyal demokrat, demokrat sosyalist, ve İşçi partilerinin ortak olduğu bir ülkelerarası organizasyon olduğunu belirttikten sonra Türkiye'den de CHP'nin üye sıfatı ile katılmını ve Sosyalist Enternasyonal'in CHP ile olan kan uyuşmazlığını irdelemek gerektiğine inanıyorum.

Bilindiği üzere Sosyalist Enternasyonal Temmuz 1951 tarihinde Frankfurt'ta kurulmuştur. Kuruluş amacı doğu blokundaki toplumları komünist yapıdan sosyalist bir çizgiye çekmekti. İlk yıllarda işçi parti ve hareketleri içerisinde kominizm ile mücadele verdi ve toplumların komünist ideolojiden sapmasını daha sosyalist bir düzenin oluşması daha sonraları demokratik bir anlayışın gelişmesidir.
Bu misyonu taşıyan birlik daha sonraları üyesi mevcut tüm ülkelerde üyelerin sosyalist çizgilerini takip etmiştir.

Ülkemizden CHP'nin üye olması birliğin bu partinin politikalarını takibetmesini sağlamıştır.
CHP bilindiği üzere totaliterizm temelinde kurulmu 1960'lı yıllarda ortanın solu kimliğini, 1970'li yıllarda sosyal demokrat kimliğini almıştır. Demokratik sol kimliğini Ecevit partiye kazandırmış ve o yıllarda düzen değişikliğini hedeflemiştir. Fakat 12 Eylül askeri darbesi ile bütün siyasi partiler gibi CHP'de kapatılmıştır.

CHP bugün demokratik sol kimliğini muhafaza ettiği iddiasındadır. Bu kimlikle Sosyalist Enternasyonal'e katılan CHP'nin bugünki ruh halinin irdelenmesi gerekmektedir.
Bu gerçeği Sosyalist Enternasyonal de Türkiye'ye bir Etik Komite'sinden heyet gönderme kararı alarak gözler önüne sermiştir.
Çünkü CHP giderek toplum özgürlükleri gelişmesi ve desteklenmesi yanında değil; baskının ve yükselen milliyetçiliğin yanında, daha açık ve şeffaf bir toplumun oluşması yanında değil; içekapanan ve darbeci zihiniyetin yanında olmuş, diyalog ve barışın hakim kılınması gereken bir toplum oluşturmak yerine toplumun ayrışmasında ve kutuplaşmasında rol almıştır. Bunda diğer siyasi partilerinde etkisinin olup olmadığı tartışılabilir. fakat CHP'nin demokratik sol kimliğinin bu konuda kendi siyasi yolu boyutuyla incelenmelidir.

Sosyalist ve demokratik bir misyon yüklenen kuruluşların Şöven bir dil kullanması ve bunu saldırgan bir uslup ile yapması düşünülemez bir durumdur. Aksine bütün etnik, dinsel ve bireysel farklılıklara saygılı ve herbirinin hakkını veren bir anlayışa sahip olması gerekir.
CHP son zamanlarda geliştirdiği politikalar, toplumun uzlaşma kültürüne, birlikte yaşama çabasına büyük bir zıtlık göstermektedir. Halkın yaşam tarzına müdahale ve yasakların yanında saf tutmaktadır. Toplumun hassas değerleri -örneğin laiklik ve rejimin tehlikede oluşu- üzerinden kutuplaşmaların oluşmasına sebebiyet vermektedir. Oysa laiklik üzerende toplumsal mutabakat hiç bir zaman olmadığı kadar sağlanmış, laikliği dinsizlik olarak görenlerin neredeyse olmadığı ve laikliğin din hürriyetinin bir garantisi olduğu kanıksanmıştır. CHP bu gelişmenin sağlanmasına karşıt bir politika izleyerek adeta toplumun bu değerler üzerinde mutabık kalmasını istememe tavrını göstermektedir.

CHP bu politikalarıyla sosyal birlikteliğin sağlanmasına katkıda bulunmamaktadır. Dolayısıyla demokratikleşme önünde bir engel oluşturmakla beraber ülkenin ayrışmasına sebep olacak söylem geliştirmektedir.
Bu durumu gözlemleyen Sosyalist Enternasyonal CHP'yi izleme kararı aldı. Bazı üyeler ise üst perdeden CHP'nin bu birlikten çıkarılması gerektiğini söylüyorlar.

Sonuç olarak anti-demokratik ve anti-sosyalist bir politikayı izleyen CHP'nin Sosyalist Enternasyonal ile bir kan uyuşmazlığının oluşması kaçınılmazdır.

Bakalım CHP, Sosyalist Enternasyonal'den çıkarılacak mı?

Hiç yorum yok: